29 Mart 2012 Perşembe

Söyle bari fıkrası



Hoca ormana gitmiş. Oturmuş bir dalın üstüne, başlamış kesmeye. Aşağıdan geçen geçen bir yolcu Hoca ‘ya seslenmiş:
- Be adam insan oturduğu dalı keser mi ? Şimdi düşeceksin.
Hoca adama aldırmamış, işine devam etmiş. Az sonra dal kırılmış, hoca cumburlop düşmüş. Düştüğü yerden perişan seslenmiş ;
- Düşeceğimi bildin, ne zaman öleceğimide söyle bari.

Mum ateşiyle pişen yemek fıkrası

 
Bir gün Nasrettin Hoca ve arkadaşları iddiaya tutuşmuşlar. Eğer hoca karanlık ve soğuk bir gecede, sabaha kadar köy meydanında bekleyebilirse, arkadaşları ona güzel bir ziyafet çekecekmiş. Şayet bunu beceremezse, hoca arkadaşlarına ziyafet çekecek.
Kararlaştırılan gün hoca meydanın ortasında sabaha kadar tir tir titreyerek beklemiş. Sonra yanına gelenlere;
- Tamam demiş. İddiayı kazandım.
- Ne oldu ne yaptın demişler.
- Bekledim sabaha kadar demiş.
- Hayır demişler. Sen uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın. İddiayı kaybettin ! Ziyafetimizi hazırla.
Hoca çaresiz kabul etmiş. Ziyafet vakti kocaman bir kazanın altına minicik bir mum dikmiş. Güya bu mumla yemek pişirecek.
- Ne yapıyorsun demişler.
Hocada kıs kıs gülerek cevap vermiş ;
- Bu mum sıcağıyla size yemek pişireceğim arkadaşlar. Uzaktaki bir mum ışığıyla ben nasıl ısındıysam, bu kazandaki yemek de öyle pişecek.

Ömrüm Yeterse fıkrası



Nasrettin hoca küçük yaşta da beklenmedik şakalar yapar. Etrafındakileri şaşırtırmış. Anası tersi çıraklığına vermiş onu.
Bir iki yıl derken, kadıncağız sormuş ;
- Oğlum neler öğrendin ? Anlatta sevineyim
Hoca da;
- Olur anacığım demiş.
- Şimdilik işin yarısını öğrendim. Dikilmiş şeyleri söküyorum. Ömrüm de yeterse tez zamanda elbise dikmeyi öğreneceğim.

Yemesi kolay olsun diye fıkrası


Timur ‘un defterdarı hesapta bir yanlışlık yapar. Bunun üzerine Timur o defterdara kağıtları yedirir ve işten kovar. Yerine Nasrettin Hoca ‘yı alır.
Hoca hesapları yufka üzerinde yapmaya başlar. Bunu gören Timur sebebini sorar.
Hoca aynen şu cevabı verir:
- Yemesi kolay olsun diye !

Ya üstünde ben olsaydım fıkrası



Bir gün Nasrettin Hoca eşeğini kaybetmiş. Aramdık yer, sormadık insan bırakmamış ama ne olmuşsa olmuş, bir türlü bulamamış eşeği.
Oturup derdine yanacak yerde, bu halede şükretmeye başlamış. Komşuları ;
- Bre hoca canın sağolsun ama neticede eşekten oldun. Şükredecek ne var demişler bunda.
Hoca cevap vermiş ;
- A komşular ben şükretmeyeyimde kimler şükretsin. Ya ben de eşeğün üstünde olsaydım !